Yapay Zekâ ile Siber Saldırı Yöntemleri Ve “Zero Trust” modeli ile korunma

Yapay Zekâ ile Siber Saldırı Yöntemleri Ve “Zero Trust” ile Koruma

Yapay zekâ, insanlar gibi düşünerek problemleri çözen, öğrenen ve kendini geliştirebilen bir yazılımdır. Bu özellikleri nedeniyle, yapay Zekâ siber saldırıları tespit etmekte de kullanılabilir. Örneğin yapay zekâ kullanılarak, siber saldırılarda kullanılan araçlar ve yöntemlerde tanımlanabilir ve bu bilgi doğrultusunda bilişim sistemlerinin siber saldırılara karşı güvenlik duvarları oluşturması sağlanabilir.

Yapay zekâ (AI) kullanılarak yapılan siber saldırıların amacı, genellikle bir hedef sisteme zarar vermek ya da o sistemin güvenliğini zayıflatmaktır. Örneğin, bir siber saldırgan yapay zekâ kullanarak bir şirketin veri tabanına erişebilir, bu verileri çalabilir, değiştirebilir ya da eriştiği bu sistemin işlevselliğini bozarak onu kullanılamaz hale getirebilir. Bu sorun kullanıcı cihazlarına bağlı ve bulut tabanlı güvenlik denetimine olan ihtiyacı doğurmuştur. Günümüzde firmaların ortak sorunu haline gelmesi sebebiyle Secromix gibi müşteri önceliğine önem veren, işbirlikçi, pragmatik ve vizyon sahibi yaklaşımı ile güvenlik araştırmaları yapan, olası bir siber saldırı karşısında alınması gereken önlemleri belirlemek adına sızma testleri/penetrasyon testleri ve siber saldırıları tespit edip Zero Trust güvenlik yaklaşımını benimseyerek siber saldırılara karşı gelişmiş güvenlik operasyonları yapan siber güvenlik şirketlerine olan ihtiyaçta artmıştır.

Zero Trust Nedir?

Zero Trust, kelime anlamı olarak “Sıfır Güven” demektir. Zero Trust yönteminde ise bir sistemdeki tüm nesnelerin (özellikle de bu nesnelerin birbirleriyle iletişim kurdukları nesnelerin) güvenilir olmadığı varsayımı ile hareket edilir. Zero Trust Siber saldırılara karşı oldukça etkili olan bir koruma yöntemidir. Zero Trust yönteminin bu bağlamda herhangi bir şirket veya kurumda erişim isteyen tüm kullanıcılara uyguladığı motto “asla güvenme, her zaman doğrula” olmuştur. Bu motto doğrultusunda hareket ederek sisteme giren herhangi bir nesnenin güvenilir olmadığını varsayarak, bu nesnenin tüm hareketlerinin takip edilmesi ile yasadışı bir faaliyet gösterirse bu faaliyetlerin önüne geçilmesi prensibine dayanmış ve tüm cihazların ve kullanıcıların birbirlerine güvenmediği bir ağ ortamı yaratmıştır. 

Tüm kullanıcıların ve cihazların bir sisteme erişimine izin verilirken, bu erişimin yetkisi kısıtlandırılarak gerekli ölçüde boyutlandırılmıştır. Kullanıcıların teyit edilme süreci; çok faktörlü kimlik doğrulama adımları, orkestrasyon, cihaz yönetimi ve ağ güvenlik önlemlerini içeren bir dizi önlemler kullanılmasını kapsar. Örneğin bir kullanıcının sisteme erişimi için bir kimlik doğrulama adımı gerekebilir ve bu adım, kullanıcının parola gibi bir güvenlik bilgisi kullanmasını ya da cihazının güvenilirliğinin doğrulanması adımını içerebilir. Ayrıca bir sisteme erişim için cihaz yönetimi önlemleri de kullanılabilir ve bu önlemler, cihazın güncel bir yazılıma sahip olmasını ve güvenlik önlemleri alınmasını gerektirebilir. Bu sayede bir sistemdeki güvenlik açıklarının ve olası siber saldırıların önüne geçilebilir.

Zero Trust Neler Yapar?

Zero Trust, bu önlemleri yapay zekâ algoritmaları kullanarak geliştirmiştir ve siber saldırıları önlemek adına birçok araç ve teknik sağlar. Bu bağlamda güvenliği sağlama görevini üstlenerek:

  • Erişimi kısıtlar, sadece güvenilir kaynaklardan ve kullanıcılardan onay alarak erişim izni verilir.
  • İzlem ve raporlama yapar, ağdaki tüm hareketler izlenir ve anormal faaliyetler raporlanır.
  • Bilgi doğrulama esasına dayanır, kullanıcıların ve cihazların kimliklerinin taranması sağlanır.
  • DDoS saldırılarını tespit etmek ve bloklamak için filtreleme yöntemleri geliştirilebilir.
  • Özel hedefler için tasarımı yapılmış phishing e-postaları tespit edilebilir.
  • Yüz tanıma ve benzeri biyometrik güvenlik önlemlerinin atlatılmasına yönelik saldırılar tespit edilebilir.